15 Kasım 2008 Cumartesi

Natalie Wood


14 Kasım 2008 Cuma

Oz


Cine5 zamanları izlerdim ama ara ara. 8-10 gündür izliyorum tekrardan 4. sezon bitti bitecek. Dizi furyasının ilk yıldızıdır bence. Yani TV Drama olanların yani. allah kimseyi düşürmesin Mahpuhane'ye de OZ da bir başka hani. Nerde Ahmed Arif'İn "Akşam erken iner mahpushanaye"si nerde Adebisi, Schillinger, O'Reily'si. Ya gerçekten o kadar saçma sapan gruplaşma var, Siyasi suçlu yok. Oz'da mı yok acba Amerika'da mıy ok? Meraklandım şimdik?

Hepsini bitireyim uzun uzun yazmayı düşünüyorum ama şimdilik birkaç kural yazayım.
  • Hiçkimseye güvenme.
  • Bir grupa üye olmak zorundasın ama o grupta fazla sivrilmeden varol.
  • Ağırlık çalış güçlü ol, daha önemlisi uyanık ol, planlı programlı ol en önemlisi zeki ol.
  • Herhangi biri sana birşey söylüyorsa 2 kere düşün, bu iyilik yardım vb. gibi birşeyse 3 kere düşün, bunu söyleyen O'Reily ise 10 kere düşün.
  • Biri sana gelip "bak dostum, duyduğuma göre bu adam seni öldürmek istiyor" derse, bil ki o seni öldürmek istiyor. Sen git müdüre "bak bu beni öldürmek istiyor" de, müdür onu çağırsın "bak bu çocuğun kılına zarar gelirse alırım seni aşağı" desin. O da "tamam dostum take it easy" desin. Seni uyaran ertesi gün seni öldürsün. Suç diğerine kalsın. Noldu? Olan sana oldu. Kafalandın. En iyisi mi git seni öldürmek istediği iddia edilen adamla konuş delikanlı gibi. "Kardeş sen beni öldürmek istiyor musun gerçekten ona göre atacam bundan sonraki adımlarımı?" de.
Hayır ben şimdi kazara Oz'a düştüm diyelim.Hani olmaz ya, ilk 2 saat içinde öldürülmedim diyelim bir de. Hangi gruba yaltaklanacam? En olasısı Muslumanlar görünüyor. Ama Said'in bile sinirlerine dokunurum valla. O'Reily' gitsem "Abi, bizim memlekette İrlandalılar Türkleri çok sever diye bir geyik var. Var mı bunun aslı astarı?" diye sorup sempatik bir giriş yapsam sonra da "abi kulun köpeen olim aklımı alma benim zekam o kadarına yetmez, senin adamın olayım yanından ayrıma beni, bana öğret bu işleri" diye hüngür hüngür ağlasam, Ryan sallamasa, Cyril'in yüreği dayanmaz bu feryadıma gibime geliyor.

Ya da şu: Birini öldürüp -nasıl olacaksa- Tecrit'e mi gönderirler, artık Death Row mu çıkar nasibine orada yatmak en rahatı? Ohh kafada hesap yok birşey yok, zaten s.kilmiş hayatlar...Bir de ADSL bağlatdım mıydı tecrite, benden kralı yok.

Eduardo ve Rosicky

Wenger son basın toplantısında Eduardo'nun kısa zamanda takımla idmanlara başlayacağını, 2-3 hafta içinde de maça çıkabilecek duruma geleceğini söylemiş. Mucize dönüş diye buna denir heralde. Maç eksiği çok etkiler tabiki ama psikolojik olarak topa girememe, kendini sakınma, korkma duyguları daha etkileyici olur. Sonuna kadar da haklı olur böyle hissetmekte.

Rosicky'nin ameliyatı da iyi geçmiş diyor Wenger, 6-8 haftada takımla çalışmalara başlayabileceğini ama oynaması için daha uzun zaman geçmesi gerektiğini belirtmiş.

Martin Taylor hayvanı tarafından ayağı kırılan Eduardo 23 Şubattan beri oynayamıyor. Rosicky ise tuhaf ve bir türlü iyileşemeyen sakatlığından dolayı Ocak 29'dan beri yok. Güya Euro2008'e bile yetişebilirdi belki.

13 Kasım 2008 Perşembe

Dersimiz: Arjantin'de Nasıl Küme Düşülmez?

Dünya kupalarında Arjantin benim de 2-3 takımımdan biridir. Ama yalan yok, Arjantin ligini pek sevmem. İşte SuperClassico ilgimi çeker, o kadar. 1 tane şarkısını bilip de "abi o grup çok iyi ya, en sevdiklerimden biri kesinlikle" demeyelim yani şimdi.

Öncelikle bu Apertura-Clasura olayı nedir?1991'de devreye girmiş bu sistem. Apertura-Açılış ligi Ağustos-Aralık arasında, Clasura-Kapanış ligi Şubat-Haziran arasında oynanıyor. Bu uygulama, Kuzey yarımküre spor sezonu içindir, he mi? Arjantin nerede? Ta, güneyde. Yani isimler mevsimsel olarak biraz ters olmuş. Ayrıca eskiden orada sezonlar tek bir yıl ile belirtilebilirken, yani bizim gibi 1975-1976 sezonu yerine 1975 sezonu yeterli olurken, böyle bir zorluğa sokmuşlar kendilerini.

Şimdi bu sene River çok kötü ya, herkes River 19. falan diyor(hatta 20.ymiş şuan) ama küme düştü düşecek koca River diyen duymadım. Sebebi belliymiş, ben cahilmişim.

Küme düşme son 3 sezonun ortalaması ile belirleniyormuş. (Meksika'da da böyleymiş)Her sezonun sonunda son 3 sezonun ortalaması puan tablosunda 19. ve 20. takımlar alt kümeye, aynı şekilde alt kümedeki son 3 sezonun, sezon başına toplanan puan ortalaması tablosunda ilk 2 takım bir üst kümeye çıkıyormuş. Aynı puan tablosunda 1. ligin 17. ve 18.si ile 2. ligin 3. ve 4.sü çift maç lig usulü turnuva yapıyorlar ve o 4 takımlık turnuvada ilk 2 ya çıkıyor ya yukarıda kalıyor, son 2 ya düşüyor ya da zaten aşağıda kalıyor. Off işte böyle.

Bu 3 sezonun ortalaması olayı ne alaka nerden çıkmış? İlk olarak güçlüyü koruyan bir sistem olduğu gözden kaçmıyor. Maraton uzadıkça güçlü gücünü gösterir, tesadüfi (koca bir sezonda tesadüfi olamaz ya neyse) başarısızlıklar eski başarılarla kotarılır.
Türkiye'deki kupa statüsüne isyan sebebimiz de budur. Daha dün İngiltere'de 2 tane büyük elendi Lig kupasıdan. Bu sene Euroleague'de Top 8 maçlarının 5 maç üzerinden(best of 5) yapılması kararının anlamsızlığını bu yüzden savunuyorum. Yani tabiki denk kuvvetlerin eşleşmesinde süper zevkli fazladan 2 maç izleme şansı doğuyor. Daha çok doyarız basketbola ama sürpriz şansı da azalıyor. Yani, Efes Panathinaikos ile eşleşti diyelim, saha avantajı kendinde olsa bile 3 kez yenmesi çok zor. Hele Euroleague sistemi iyice anlamsız oldu. Çünkü 5 maçlık seriden sonra hadi bakalım hoop Final Four tek maç.
Yine nerden nereye geldik. Hah bu 3 sezon ortalaması nerden çıkmış? Efendim Arjatin'de 1983 sezonu(bak ne güzel 1982-1983 falan değil) 19 takımlı ligde Racing 27 puanla sonuncu, River 29 puanla 18. bitiriyor ve hemen yukarıdaki kural devreye giriyor. River paçayı kurtarıyor.

Yani istikrara mükafat veren bir sistem tamam, ama heyecanı da öldürüyor kümülatif değerlendirmeler. Hani lig uzun maraton ya, bu işler daha da uzatıyor sanki ligi. Ne gerek var Halbusi?
Takır takır play-off, play-out oynanmaya başlasın ama artık dimi ya?
Bu arada son not: Arjantin'de Fortix Türkiye Kupası da yokmuş. "İstiklal" marşları da yoktur şimdi bunların.

Yuh: 25'te 18


İzleyemedim maçı. Sanki iyi takım değillermiş gibi, zaten zor deplasman değilmiş gibi bir de 25'te 18 üçlük atmış vicdansızlar. 18 eski rekora eşit. Ama daha yüzdeli. Langdon 7'de 5, Morris 7'de 5, Siskauskas 4'te 4. Geçen haftaki lig maçlarında da 28'de 20 atmışlar bela gibi. Efes'e geçmiş olsun,verilmiş sadakaları varmış 90-68. Ucuz atlatmışlar böyle bir geceyi. Çok göze çarpmıyor sonuçta.

12 Kasım 2008 Çarşamba

Genel Bakış İngiltere #1

Arsenal,maalesef, yine 25., 30. hafta civarı kopacak gibi yarıştan. "Solid defence" denen kavram diğer 3 takıma göre çok gerilerde Arsenal'de. Ama olsun biz seni böyle sevdik. Liverpool sonuna kadar gider artık bu sezon diyesim geliyor, ama hiç hatırlamıyorum ki, tecrübesi yok böyle bir olayın bende, yine gidemez diyorum ondan sonra.Kırması lazım bu zinciri, en azından son 2 haftaya kadar taşıması lazım ki gelecek seneye inanabileyim. Chelsea çok sağlam gidiyor. Şampiyon adayım onlar olsun, onları en çok takip edecek olan da Manchester olur diyeyim.

Tottenham, Portsmouth ve Blackburn hayalkırıklığıdır bende.
Tottenham toparlıyor gibi hafiften ama son 450 yılın en kötü başlangıcını yaptıkları için ilk 5-6 zor gibi. Pavlyuchenko Oley.
Ince olmayacak gibi mi ne? Blackburn, Aston Villa ile beraber bana başaltı takımı gelir hep, bu sene olamayacaklar gibi. Santa Cruz'da duruldu biraz, açılır mı acep?
Villa en zor deplasmanlardandır bence hala. Çok ısırarak oynuyorlar Villa Park'ta. Zevk veriyorlar yani.
Middlesborough beklediğimden yukarıda. E zor deplasman Villa dedik, 3 puanla döndüler oradan,ondan yukarıdaymış zaten. Biraz aşağılara düşerler gibi.
Zola naptı peki?Yakıştı mı? Westham 6 maçtır kazanamıyor. Adamım Dean Ashton sakat da ondan derim pay çıkartırım.
Hull kendi evinde yenildi son hafta,Bolton'u ezse de. Biraz daha durulacaklardır kanımca.
Fulham ve Bolton alabilecekleri kadar puan alsınlar, ligin sonunda yine rahat olmayacaklar gibi.
City yine dengesiz yine dengesiz. Robinho'nun saçına da kıl oldum. Benjani Mwaruwari vardı, döndü mü sakatlıktan?

Düşme adaylarım ilk olarak Stoke(Delap havan topu gibi taç atabilmeseydi,bir 8-9 puan eksiklerdi şimdiye,ama atıyor işte derseniz susarım, ama Delap'in asist performansı da düşer, Stoke da küme düşer)
WBA düşer gibi. Kadroları bariz şekilde zayıf.
Newcastle düşsün artık,ama bela gibi düşmez. Valla kendi iyiliklerine söylüyorum, aşağılarda şöyle biraz dolaşsın,hava alsın öyle gelsin, yoksa valla birşey olacağı yok bu takımdan.
Bir de Wigan düşer. Titus Bramble, Newcastle'ı düşüremedi, Wigan'ı düşürür.
Yedek düşme adayım Sunderland:Cisse iyi gidiyor ama o takımı yakan da Diouf olacak son hafta olduğu gibi.

Baktım da, bir Everton hakkında kelam etmemişim. Everton da Cahill, Osman, Arteta,Yakubu falan derken yine 5. 6. olur. Everton arada kalmış bir takım. Allah kimseyi arada bırakmasın, amaçsız, beyhude gibi dolanırsın valla. Diğerlerinde bariz iyi, ama illk 4'ten de bariz zayıf. Hah bunu da ettim tamam.

En ilginci: WBA ve Westham hala forma reklamsız oynuyor.

Anelka uyduruk da olsa leblebi gibi atıyor golleri tribündeki yaşlı amca tabiriyle. Drogba gelince nolacak acaba? Amr Zaki durulur. Ronaldo hangi ara 6 gol attı. Yuh Robinho da 7 olmuş. Bir cacık olmaz. Torres yukarılara gelir. Keane de oralara gelir. Sanki yine Ronaldo olurmuş gibime geldi. Bent ilk 5'te kalır. Adamım Joe Cole, Chelsea'ye tüm kıllığıma rağmen hala adamım.

Lena Headey

Bu kadar yazacağımı hiç düşünmemiştim. Aha da bu 300. post. Şekil olsun dedim, Lena Headey'i getirdim. Sparta Kraliçesi ve Sarah Connor rollerinde izlemiştik. Bir de kendiliğinden metalci çıktı sanki.

Yasemin Mori

2008'in BANA en çok çıkış yapan yerli sanatçısı. Ya da aklıma başkası gelirse 2. en çok çıkışı yapan olur, öyle kesin hükümlü değilim yani.



Albüm baştan sona süper bence. Sesi de süper, kendisi de süper, falan filan işte.

Sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar. Kazma, niteliksiz stoper deryasında, inceci 10 numara gibi. Üzerine titremek lazım, sahip çıkmak lazım.

Eppek Festivali

Bu ülkede ekmeğin ayrı bir yeri var. Ekmek parası kazanma, ekmeğini taştan çıkarma...

Sen bi de gel açlıktan, üşengeçlikten, yurtta kalmaktan, erkeklikten dolayı ekmek arası patates yiyen, bi kase çorbayla 1 ekmek yiyen, bayat, yarım ekmeği kuru kuru yiyebilen, en verimli çağlarında ziyan olmuş, tahsil hayatı kararmış, ekmek kafalara anlat bu festivali. Valla basarlar mekanı. Yoksa sahip mi çıkarlar?

Ciddi ciddi düşünüyorum. Ekmeğe abanarak beslenen, beslenmek zorunda kalan kişiler diğerlerinin ulaştığı seviyelere ulaşmak için daha çok çaba sarfetmeliler gibime geliyor. Hayatın boyunca yediğin toplam ekmek miktarı hayatta nerede olduğunla, yapmak istediklerinin ne kadarını başarabildiğinle yakından ilişkiliymiş gibi sanki. Korelasyon katsayısı -0,450 falandır sanki, medium correlation.

Fırıncılar milli takımı koçu nedir? Fatih Terim'in mayışının ne kadarını alıyordur? Hani Terim'in ki maaş değil, hizmetin karşılığı deniyor ya, bu adamı da boğuyorlar mıdır paraya, yoksa o da köşebaşında fırını olan sıradan bir fırıncı mıdır aslında? Hayır futbol da sonuçta ekmek parası için oynanıyor, babamızı hayrına tepişmiyorlar heralde çimlerde.

Kafalar karışır...

Pazar 16.15'te Modern Sabahlar diyor programda. Fahir'le Oktay ekmeği ona buna banarlar gibime geliyor. Ege sanki o kadar da ekmek insanı değil gibi. Sesten karakter tahlilleri...

11 Kasım 2008 Salı

Kısa Babayım Ben

İlk defa yorum yaparak koyuyorum bir Umut Sarıkaya karikatürünü. Yeteri kadar komik değilmiş gibi, ne gerek vardı babadaki düşünme balonuna ve alakasızlığına.

Osasuna, Genç Portillo ve Rıdvan Dilmen

Osasuna 10 maçta 3 gol atmış, yazıktır demiştik dün.

Kadrolarına bir bakayım dedim. Cape Verde asıllı Portekizli Eduardo Fernando Gomes lakabı"Dady", Valencia'dan kiralık Nijerya asıllı-İspanyol Stephen Sunday lakabı "Sunny". Kadro kadro değil Boney M best of'u.

Neyse gomiklik bir yana Orta sahada Jaroslav Plasil, Forvet hatlarında Walter Panidani, Santiago Esquerro var. Fena gibi değil.

Ama ben takımı baltalayanı(diğer kelimeyi kullandım varsayın) buldum: Real Madrid'deyken ömrümüzden ömür alan, taa 2002'de bile bir baltaya sap(...'e derman) olamayacağı belli olan Javier Garcia Portillo. Gönder onu efsane dönüş yap. İstatistiğine falan bakmadım herif belki sakatır da oynayamıyordur bile. Ama o kadar tiksinmişimki, Portillo ismini gördüm ve "Haaa,demekki bu yüzden" diye düşündüm.


Fiorentina, Club Brugge, Gimnsatic Tarragona'da oynamış sonradan. Tarragona ne la?

Takımın başında da Camacho varmış, 6. Haftadan beri. Çok kariyerli hoca ama ben sevmem nedense. En son Torres final'de gol atmadan önce "Goooll" diye bağırmıştı ispanyol televizyasında. Demekki orada da oluyor teknik direktör-yorumcu-teknik direktör geçişleri.

Serbest çağrışımdan Rıdvan Dilmen'e selam olsun. Rahat koltuğundan kalkıp, gider mi mesela Kocaeli'ye? Sanmam. Yaa yalnız yazıktır, NTV öyle bir bağlamışki adamı, dikkat ediyorum adam stadyumda maç izlemiyor, NTV genel merkezinden de Lojman verdiler heralde, sürekli orada adam? Bir de berberini de yanına almasına izin verdiler zahir, 20 senedir bir adamın saçı bu kadar sabit olur mu ya? Karar verdim, Fenerbahçe çağırsa bile gitmez, rahatı yerinde, sorumluluk yok birşey yok.

Nereden nereye postu oldu bu. Osasuna'dan girdik,Boney M'e değindik, Portillo'ya yardırdık, Rıdvan'dan çıktık. O değil de, ender gelişe Osasuna atakları vardı? Noldu ona?

10 Kasım 2008 Pazartesi

Genel Bakış İspanya #1

Barcelona 8 maçtır kazanıyor hem de ne kazanmak. 33 gol attılar bu 8'de. Eto'o 13 gol ile, 13 takımınkine eşit ya da daha çok gol sayısına sahip. Barcelona da Eto'o da durulacaktır biraz. Real Madrid çok sakat vermeye başladı. Ayrıca şunu da söyleyeyim artık, 3-4 sene öncesini tartışmasız en iyi kadrosuna sahipken, şu an Avrupa'nın 1. sınıf 8-10 takımından daha az seçenekli ve daha az kaliteli bir kadro onlarınki. Ligdeki her takım Sevilla-Barcelona-Real-Villareal köprüsünden geçiyor demiştik. Fikstürleri çok karışık, herkes birbinini takip ediyor ama işin içinden çıkamadım.
Futbol ilginç oyun:
Osasuna 3 atmış 9 yemiş, 5 beraberlik, 5 mağlubiyet.Sonuncu.
Deportivo 9 atmış, 9 yemiş, 4 galibiyet, 3 beraberlik. Altıncı.
Sonuncu Osasuna ligin en az yiyen 3. takımı(3 takımla birlikte)
Altıncı Deportivo ligin en az atan 4. takımı.(Valladoid ile birlikte)
Barcelona şampiyonlukta çok favori gibi artık. Böyle form olmaz ayıptır. CL'de de favori yapıyor onları bu formları bana göre. Geçen senenin fiyaskosu Valencia klasik görüntüsünde. Zirveye tutunacaklar gibi.
Bilbao düşmez, düşmesin de, Yeste ne yapıyor acaba? Osasuna gider, 10 maçta 3 gol atmışlar, sadece 1!i kendi sahalarında, yazıktır taraftara. Düşecek diğerlerini bilmiyorum, çok da umrumda değil mi ne?

Eto'o gol kralı, Messi asist kralı olur, Barcelona 100 gol atar böyle giderse. Ama Van nistelrooy yukarıdaki tabloda üstlere tırmanacaktır yine haftalar ilerledikçe. Adamım Llorente'de 15-20 atsın, oohh.

Yürüyen Ev!!!




Sanırsam yeni bir olay değil ama ben yeni gördüm. Danimarkalılar yapmış, 49.000 Euro'muymuş dolarmıymış neymiş, sinirim kalktı hatırlamıyorum. Saatte 60 metre ilerleyebiliyormuş. Ne kadar saçma la? Yoksa değil mi?
Ama karavan? Kafam karıştı. Saçma ya valla... di mi?
Kalorifer kazanına benziyor dışarıdan içerden, hamsterların koşup durduğu alete.

Jussi Jääskeläinen



33 yaşında, 10 senedir Bolton'da. Geçen yaz sözleşmesi bitince Galatasaray'a gelecek falan dendi. Sonra 4 yıllık sözleşme imzaladı yine. Zaten çok sevdiğim bir adamdır, birazda Finlandiya'lı diye metalci falandır diye düşünüyorum heralde, sempati ordan geliyor. Ama dün "bir kaleci maçı nasıl kurtarır?"'ı gösterdi. Hull City vurdu vurdu girmedi, kale çizgisinden topu içeri tepikleyemediler, Jussi heryerdeydi çünkü. Bayılıyorum konstantre olmuş, "yemeyeceğim ulan ben bugün" kaleci performasnlarına.

Bolton formasıyla 401. maçıydı. Hull karşısında, 400. kez ilk 11'de sahaya çıktı. Ligde 359 (262'si Premier'de), Kupada 31, UEFA kupasında 11 maç. Ne güzel bir hayat.

Genel Bakış Türkiye #1

Liglerde genelde 10-12 haftalar geride kaldı, Ben de Avrupa'nın 4 büyük ligi(Fransa dışarda, ilgilenmiyorum orayla) üstüne Türkiye Ligi üzerine sezon sonuna kadar toplamda 2-3 defa böyle güncellemeler vereyim dedim. Her takımın analizi bayar ama aklımıza gelen şeyleri üşenmediğimiz sürece yazalım.


Ankaraspor 5 haftadır kazanıyor. Gökçek takımı olması nedeniyle nazarımda maksimum nefret sınırlarında olsa da büyük iş başarmış durumdalar şimdiye kadar. Aykut Kocaman için de artık sevinebiliyoruz sonunda. Takımları hep kontrollü,ayağa paslı, ne yaptığını bilir şekilde oynardı ama bu sefer çok şükür skora da yansıyor. Gençlerden transfer Mehmet Çakır 7 gole ulaşmış durumda. Gençler'de iken taraftarın aşırı sevgi ve ilgisi egosunu epey kabartmıştı. Over-rated oyuncudur gözümde, ama işte haddini bilerek oynuyor sanırsam Ankaraspor'da. Tabiki takımın Frederik Risp, Ediz, Bilal Kısa, Özer Hurmacı, Neca, De Nigris, Mehmet Çakır gibi isimleri en iyi Anadolu kulübü kadrosuna işaret ediyor.

Hızlı giren Bursaspor son 4 haftada tek puanını dün kardeş Ankaragücü'nden aldı.

Serkan Balcı Gençlerbirliği dönemindeki gibi oynuyor ısırıyor da ısırıyor rakibi. Trabzon iyi oynamasa da kazanıyor. Önemli olan da bence bu, şampiyon olamazlar gibime geliyor ama bu sene kazanma kültürünü kazanmları gerekiyor. 60-65 puandan az toplamamaları gerek. Zaten bu sene 80 puan falan toplayan takım olmayacak gibi.


Kocaeli gidici gibi, Ankaragücü de çok kötü ama bu takımın düşmeyen yapısı var, birşeyler oluyor düşmüyor işte. Sanki bu durumda Hacettepe'ye patlıyor. Gereksiz bir hoca değişikliğine gittiler üstüne. Diğer düşme adayım da Denizli olsun.

Şampiyon tahminim yok, çünkü takımların hepsi birbirinden dengesiz. 3 büyükler yukarı tutunurlar gibi haftalar ilerledikçe, ligi de ilk 3'te bitirirler, aralarına kimseyi kabul etmezler gibime geliyor.


Gol Kralılığı da yukarıdaki gibi, Aghahowa 4'ün 3'ünü Kadıköy'de attı zaten, Djehoua 6 olmuş, bu nasıl bir adam bacakları şorta, tozluğa sığmıyor, ama iyi adam değişik değişik atıyor. Kocaeli taraftarı ellerinden kaçırdıklarına yanıyor Djehoua gol attıkça. Sercan'ın durulacağı belliydi de, Baros da duruldu sonradan. Mehmet Yıldız önde bitirir mi? Bilmemki, benim bildiğim Alex yine 15-20 arasını bulur sakatlık falan olmazsa.

Yağmur

9 Kasım 2008

Blackburn 0 - 2 Chelsea

Chelsea çok fena gidiyor. Scolari şampiyon mu yapacak ne?
Yukarıdaki fotoğraflar, Babe=Title gibi mantıkla birleşsin, Marvin Gaye'den geliyor sıradaki şarkımız: Ain't No Mountain High Enough
Ain't no mountain high enough
Ain't no valley low enough
Ain't no river wide enough
To keep me from getting to you babe
No wind,
No rain
Or winter's cold
Can't stop me baby

Gidenlerden

Aurelio güzel oyununun kağıt üzerinde de karşılığını alıyor artık. Numancia deplasmanında 2 tane çakmış. Fenerbahçe kazanması gereken maçı kazandı yine, bir süreliğine unutulacaktır Marco'nun eksikliği, vefasızlık yapmamak, hatırlamak lazım diye post koyayım dedim. Aurelio hatırlanmak için 2 tane yazıyor, biz post koymuşuz çok mu?



Tuncay da sakatlıktan döndü, dün 2 tane attı, toplamda 3 oldu, Birmingham'da Aston Villa'yı yendiler, 8. sıradalar, 17 puanla. Sevinç yumağının merkezi oldu dün öğleden sonra. 35'ine kadar Premier'de kalsın, kaptan olsun, 300-400 maç oynasın İngiltere'de. Budur benim temennim Tuncay'dan yana.

9 Kasım 2008 Pazar

Noluyoruz Lan?





Hadi Higuen coştu Malaga boyuna gol atıyordu çünkü.





Peki vicdansız Barcelona'ya ne demeli? İlk yarı 4 tane sallamışsın zaten ayıp değil mi bu hırs? Eto'o, maç 4-0, kalecinin üzerine alacaklı gibi koşuyor hala, 5-0 olmuş kenara geliyor baş gıcık Dani Alves'in 30 metreden frikiği yandan az farkla auta gitmiş diye neredeyse kendini yerlere atacak. Ne bileyim ayıp bence, ama kimisi de çıkar "adamlar profesyonel kardeşim sahada 90 dakika skor ne olursa olsun aynı mücadeleyi gösteriyor" der, ben de bana göre ayıp diyorum derim tartışmaya girmem.

Takım olarak performansları göz kamaştırıcı. Gelene 5, gidene 6 sallıyorlar. Onları devirebilecek güçte biri yok gibi. Barcelona'nın bu üstün performans gösterdiği maçları, lise 3'lerle 1'lerin maçlarına benziyor. Ya da okulun basket takımı il elemelerini geçer gruplara giderdi, işte o sene neredeyse, grupta Darüşşafaka ya da Çavuşoğlu olurdu. Onlar tabi basketbolcu olurken okuyorlar, bu taraf ise okurken basket oynuyor, kötü mü ediyor. 2.05, 2.10'luk pivotları olurdu, senin takımında 1.90 iki adam varsa şükret, diğerleri gollik zaten. Zaten kimse kazanmayı beklemez, hoca da taktik falan vermez, vicdansızlar da acımaz, 99-33, 112-47 gibi absürd skorlarla biterdi maçlar.

Fikstürleri zorlaşacak demiştik, puan kayıpları başlarsa rakip zor ondan mı, yoksa erken mi form tuttular?Hadi çık bakalım işin içinden. Hızlı giden atın...mı acaba?