23 Mayıs 2008 Cuma

Celtic Şampiyon, Zenit Kupayı, Rangers ...

Celtiv üstüste 3. şampiyonluğunu kazandı. Gordon Strachan 120 yıllık Celtic tarihinde bunu becerebilen sadece 3. teknik adam. Geçtiğimiz hafta ölen Tommy Burns'ü de yukarıda giydiği t-shirt ile anıyor.

Hesselink yine kritik bir gol atmış sevincinden hakkını vermiş.

22 Mayıs 2008 Perşembe

Borussia Dortmund 2008/09 Forması

Yukarıdaki iç saha forması süper olmuş tozluklara dikkat.

Garibim Kringe'ye de yeni deplasman formasını giydirmişler. Çapraz şeritli formalar güzel olurdu nitekim yukarıdaki "Maşallah" gibi olmuş.

Rayo Vallecano


Peru

Manchester United CL Şampiyonu







Moskova'daki finalde kupayı United kazandı penaltı atışları sonunda. Kadrolarda pek sürpriz yoktuyla başlayım ama Ji Sung Park'ın değil 11'de 18'de bile olmaması nedir anlamadım?

Gole kadar ölüm gibiydi gerçekten. Maçlar böyle takımların abartı temkiniyle başlayınca hiç gol olmazmış gibime geliyor sürekli. Ama işte sağ kanattan Wes Brown sol ayağıyla orta yapınca, Ronaldo da 60 cm sıçrayıp kafayı köşeye vurunca oyun açıldı.




Sonra Ronaldo ortasına Tevez'İn kafası dönen topu Carrick'in gol yapamaması, Rooney'in yerden ortasına Tevez'in dokunamaması United'ın maçı kopartmasını engelledi.

Üstüne şans Chelsea'ye güldü, Essien'in şutu Vidic ve Ferdinand'a çarpıp Lampard'ın önüne düşünce 45'te eşitlik geldi.


Maçların en zevkli kısımlarının 30-45 arası olduğuna inanırım yine öyle oldu ve yine devre arasına çok yakın gol atan takım 2. devreye çok iyi başladı ve uzun süre götürdü.

Maçın kader anlarından biri 78. dakikada Drogba'nın şutunun direğe çarpıp dışarı çıkmasıydı. Kaleci ya da defans tarafından önlenemez bir kesme attı Drogba, Van der Sar uçtu ama kurtaramayacağını bilerek, dışarı çıksın diye umarak.




Bundan sonraki 10 dakikalık sürede Chelsea baskıyı azalttı, iki takım da maçın uzamasını beklemeye başladı. Uzatmada 94'te bu sefer Lampard şutu üst direkten döndü.


100. dakikada ise soldan Evra çok iyi getirdi Giggs sadece Terry'nin olduğu kaleye -bence heyecandan dolayı- istediği vuruşu yapamadı, Terry topu kafayla kornere attı.


115. dakikada kavga çıktı, Drogba atıldı. Zidane futbola Dünya kupası finalinde çoğumuzun takdir ettiği bir hareketle veda etmişti. Drogba da futbola olmasa da Chelsea'ye , okkalı bir kafa atmasa da sümük gibi bir tokat atarak veda etti.Ee tabi herkes Zidane olamıyor diye geçeyim.


120. dakika civarı hocalar penaltıcıları oyuna sokunca Arsenal-Galatasaray da penaltı atmak için giren ama kaçıran Suker geldi aklıma. Dünküler allahtan utandırmadılar hocalarını.

Önce Ronaldo kaçırdı. Penaltı atmaya bu kadar lakayıt gelene sarı kart gösterilmesi bir de ağzının üstüne tokat atılması gerek bence.

Şahsen ben dünkü maçta futbolcu olsam hocam bana sen penaltı atacaksın demedikçe sazan gibi atlamam. Senin ismin penaltıyı gole çevirenlerde geçmese de kupayı alan kadroda çok da güzel hatırlanacaksın. Ama işte kaçırınca hem milletin nefretini kazanıyorsun daha da kötüsü çok üzülüyorsun haklı olarak salya sümük ağlıyorsun. Ben zannetmiyorum ki Grant, Terry'e son penaltı senin diye direktif versin. Son penaltıyı ne kadar simge isim olursa olsun, alışık olmayan stopere attırmak ne kadar doğru?

Anelka'yı ise dünkü penaltıya gelirkenki gibi stresli ne gördük ne de görebiliriz. Van der Sar onun penaltısını kurtarınca kırmızlar havaya uçtu.



Kupa töreniyle alakalı bişeyler söyleyecem. Futbolcuların tribüne çıkıp kupa alması biraz eskimedi mi yoksa ben tamamen uyduruyorum her sene böyle mi oluyordu? Giggs Bobby Charlton'un 758 maçlık rekorunu çok anlamlı bir maçta kırdı. Charlton da seranomi hazırlanırken futbolcularla beraber yağmurun altında ıslandı. Adam 70'ine dayanmış zatürre falan olursa zor yırtar valla. Maçta ağzı burnu kanamadık oyuncu kalmadı neredeyse. Herkese kramp girdi. Rio Ferdinand ilkti. Ferdinand'a bile kramp giriyorsa biz halısahada bile oynamayalım. Bir de 87 dakika civar Drogba sağdan yerden gelen ortaya dokunmaya çalıştı korner istedi hakem aut verdi Drogba "Haydaaa" diye bağırdı gibime geldi.

Bunca güzellik arasında televizyonun sesi de kısılmıyorki. İster istemez maruz kalıyor insan spiker-yorumcu çifti bozuntusuna. Bir de spiker azarlıyor artık İlker Yasin new edition. Hala Türk takımını eleyen takımı tutma isteği var, hala bi hayaller, hala teraneler.

İlker Yasin Üniversitesi: Carlos Tevez güçsüz, Manchester kontraatak takımı,Carregher penaltıyı atmaya geliyor.

Ertem Şener Sanat Okulu: Kanatları olmadan uçan tek insan Ronaldo, Ferguson adeta canlı heykel, oyyff içim sıkıldı yazamaz oldum.

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Voleybolda Transfer Bombaları

Voleybol Bayanlar liginde bir transfer bombası daha patlayınca bu post farz oldu.

Vakıfbank Güneş Sigorta Alman Milli takım kaptanı Angelina Grün'ü aldı. 79 Tacikistan doğumlu Grün Avrupa'nın en iyi 3-5 oyuncusundan biri olarak gösterilir son 7-8 senedir. Pasör olarak oynuyor. VGS başkanı Schumacher, Hagi ve Carlos'tan sonra Türkiye klüplerinin yaptığı en iyi transfer demişti hatta Grün için.




Bugün ise Eczacıbaşı Zentiva dünyanın en önemli voleybol ekollerden biri Küba'lı Mirka Francia Vasconcelos ile anlaştı. 1975 doğumlu smaçör 10 yıldır Perugia'da oynuyordu. Kariyeri başarılarla dolu denir ya, gerçekten öyle. 2 olimpiyat 2 dünya şampiyonluğu var en önemlisi.

Önceki haftalarda ise Fenerbahçe Acıbadem Polonyalı Malgorzata Glinka'yı transfer etti haberi düşmüştü ama gerisi gelmedi bu haberin.

Skowronskayı alan takımın fanatiği olurum
Katarzyna Skowronska

Drogba'nın Bacağı

Forvet kavramının sahip olması gerektiği gücün fotoğrafı.

20 Mayıs 2008 Salı

Chelsea - Manchester United CL Finali

Yukarıdaki fotoğraf heryerde dönüyor ben de eksik kalmayacağım. Eurosport pazartesi günü CL Classics diye programda Chelsea ve United'ın CL sezonlarına baktı son yıllardaki. İnsana "Anaa böyle de bir gol vardı, şöyle de bir pozisyon vardı" dedirtiyor. Lampard her maçta gol atmış gibime geldi o maç özetlerini izlerken. 2003'ten bu yana olan bu 5 yıllık kısa sürede bile futbolun, kadroların ve hatta formaların bile nasıl değiştiğini farkettim. United programına 98-99 sezonu ile başladı program finali de gösterdi ve bitti. Resmen yayın süresi yetmedi. işte o hatırlananlardan olaylardan biri, Bayern 1-0 öndeyken 2 topu da direkten dönmüştü, biri Scholl'u aşırtması biri Jancker'in rövaşatası.

Chelsea 2003'te UEFA ilk turda Viking'e, 2004'te CL 1/4'te Arsenal'e, 2005'te CL 1/2 finalde Liverpool'a,2006'da 1/8 finalde Barcelona'ya, 2007 1/2'de Liverpool'a elenmişti.

Manchester 2003'te 1/8'de Ronaldo faktörüyle Real Madrid'e,2004'te 1/8'de Porto'ya,2005'te 1/8'de Milan'a elenmiş, 2006'da grupta Villareal, Lille, Benfica arkasında grupta 4. olmuş, 2007'de 1/2'de Milan'a ezilmişlerdi.


Chelsea yolculukları daha uzun ve keyifli aslen. Bakalım yarın akşam 21.45'te Luzhniki'de neler olacak.

NBA 2008 Playoff Konferans Yarı Finalleri

Celtics 4 - 3 Cavaliers

Pistons 4 - 1 Magic

Lakers 4 - 2 Jazz

Hornets 3 - 4 Spurs

Şimdi Lakers-Boston finali istiyor insan nostaljik olur hem daha güzel olur diye ama Pistons-Spurs gıcık gibi eliyorlar rakiplerini. Yine bayık bir final olmasın isterim. Bayık değil de alışıldık olmasın. Geçen sene 4-0 yenmişlerdi Orlando'yu bu sene bir maç verdiler. Lakers triangle hücum olayını iyi kaptı artık. Boozer'ı seri boyunca çok iyi savundular. Bynum da dönebilseydi iyice favoriler diyecektim. Kobe sakat sakat oynayıp kazanınca Jordan ile kıyaslayasım geliyor. Kıyaslamak değil de o da sonçta aynı yollardan geçiyor gibi. Spurs sanki Hornets ile dalga geçti, son ana kadar umutlandırdı kazanması gereken tek deplasman maçında indirdiler adamları. Chris Paul, bir Chris Paul vardı bir zamanlar dedirtecek türden çok büyük oyuncu olacak o kesinleşti en azından. Boston-Cleveland son maç Pierce çok ekstra maç oynadı. Lebron'a kızdık e böyle hep tek başına hücum edilmez ki diye ama yine de kazanmaya çok yaklaştı. Geçen sene öyle yenmişti Detroit'i.