18 Ekim 2008 Cumartesi

Futbol'a Dönüş???

M'borough 0 - 5 Chelsea. 0-5 nasıl bir sonuçtur, üzerine konuşmamak lazım bile ama Steve Claridge'in söylediğine göre Borough çok da kötü değildi Chelsea "amazing style of play" dedi. Vallaha onun yalancısıyım,izlemedim henüz. Arsenal Everton'ı, Liverpool Wigan'ı geriden gelip yendi. Wigan'ın 2 golü Amr Zaki atmış. Bu adama noluyor Mısır'dan geldi,adını sanını şahsen duymadık, gol kralı olacak gibi sanki. Liverpool'un comeback'lerinde son sözü 85-90 arası hep Kuyt söylüyor gibime geliyor. Son topu onun eline verirdim basket takımım olsa.

Peki bu diğer maçlardaki skorlar ne arkadaş?

Villa 0 - 0 Portsmouth
Bolton 0 - 0 Blackburn
Fulham 0 - 0 Sunderland

Ne bu şimdi yakıştı mı premier lige?

Bremen - Dortmund maçının son yarım saatini izledim, tam drama. Böyle bir maç ligin ikinci yarısında bir de haftasonu olacaktı, best match ever gibi birşey olurdu heralde.

Hoffenheim deplasmanda Hannover'i 5'lemiş bu sefer. Ibiseviç, Salihoviç derken adamlar 7 maçta 16 puan ve liderler.Hocası kim lan bu takımın? Araştırmak lazım. Bayern hele şükür kazanmış 3 maç sonra.

Neyse Premier ve Bundesliga böyle bu haftalık. Sayıyorum 7 posttur futbolsuz konular işlemişim alakasız alakasız. Birazdan bir tane, yarın bir tane en babasından 2 derbi futbola döndürür bizi ya da döndürmez ne yapalım? (Bu ara yarınki SuperClassico öncesi belgeseli bugünden de verdiler, fena değil hatta güzel. Aynı yapımdan çıktığı belli olan GS-FB belgeseline oranla daha çok beğendim. Arjantin'li olmadığımdandır herhalde)

Her hobi birgün yalnız bırakılacaktır. Yok yok döndürür, döndürsün yaa. İzmit İsmetPaşa stadındayız, Taner'in golüyle ev sahibi Kocaelispor 1-0 öne geçiyor Fenerbahçe karşınında. Kazanlar kaynasın.

Fotoğrafsız olsun mu bu post? Ya da sonra ekleriz, baştan savma olmasın.

17 Ekim 2008 Cuma

Masters Cup Madrid Ball Girls

Love Game'de gördüm yoksa o kadar da ilgilenen biri değilim. Masters Cup Madrid ball girls biraz abartmış sanki. Hugo Boss'u çekmişler, salmışlar.

Djokovic hiç de şikayetçi gibi değil sanki.




Aklıma Kramer geldi,çok efsane bölümdü, sakatladığı Monica Seles miydi?


Joe "The Plumber"

Amerika bir gecede bir yıldız daha kazandı. Başkan adayları arası sanırsam 3. ve son tartışmada Joe şöyle Joe böyle. McCain kol gücüyle çalışan, çok yorulan her amerikalı işçinin metaforunu Joe The Plumber olarak yapıyor ve kafa s.kiyor. Joe'nun sorunu hepimizin sorunu durumları heralde. Kimmiş bu Joe? Obama seçim gezisi yaparken bu adam karşısına çıkıyor. İşte tesisatçıyım ben işleri de biraz büyütecez, siz gelirseniz daha mı çok vergilendirilecek kazancım, yılda 250.000 dolardan biraz fazla kazanınca vereceğim vergi oranını arttırıyor muymuşsunuz (bu nasıl kelime oldu la?) diye soruyor. Obama da rakamsal açıklamalar yapıyor 2 saat. Senden %39 alarak çok almıyoruz, 250.000 altındakilerden %36 alarak onlara kolaylık sağlıyoruz. Çünkü onlar küçük ölçekli işletmelerin %95'ini oluşturuyor diyor. Adama ulan işte bu sistemle, senin gibi insanlar daha çok para biriktirip, bu noktaya daha çabuk gelecek. İşte McCain de Obama'nın vergi politikasına giydiriyor bu Joe'yu rakı masasında meze ederek.

İçim sıkılıyor bu aralar ne birşeyi tam okuyabiliyorum ne de izleyebiliyorum. Yine öyle oldu. Alın yarım yamalak Joe The Plumber hikayesi. Bir nevi köydeki Mehmet efendi durumları heralde. Olayı yerinden takip eden arkadaşlar bilgilendirir bizi bir ara bakarsınız. Döşeriz detayları.

Obama'nın yerinde olacam insan gibi anlatma mantıklı açıklamalar yapmak yerine, vururum Joe'nun ağzının üstüne 2 tane, "Sıs la Sıs, gözün doysun ibnetor" derim. 250.000 dolar ne la?

Andrew Johnson'un emekli haline mi benziyor ne?

15 Ekim 2008 Çarşamba

Gitmek Lazım #3: Mostar-Blagaj









Saraybosna'ya 100 kilometreymiş Mostar. Ama yollar kötüymüş. Savaşın sembol yerlerinden biri, belki de en dikkat çekeni. Köprünün orijinali -Stari Most- Kanuni'nin isteğiyle 1566'da Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayruddin'e yaptırılmış. Hırvatlar ile Boşnaklar önce Sırplara karşı, sonra kendi aralarında savaştılar 1992 ve 1993'te. 9 Kasım 93'te Hırvat bombardımanı sonucu yıkılan köprü 2004'te restorasyonu bitirilip tekrar açıldı. Türk inşaat şirketi orjinaline sadık kalınacağı sözünü verip projeyi üstlenirken, Macar ordusundan gelen dalgıçlar da yıkılan köprünün Neretva nehrine düşen dev taşlarını çıkarıp, orijinal taşların mümkün olduğunca kullanılabilmesini sağlamışlar. Projenin en büyük destekçisi Unesco ve Dünya Bankası. Özellikle köprünün gece fotoğrafı Yüzüklerin Efendisi hissiyatı veriyor.

Aşağıdaki gibi bir manzaraya sahip 3 yıldızlı otel var şehirde. 80 Euro, ellerinizden öper.





Mostar çok güzel de Mostar'a 20 km uzaklıkta Blagaj isimli küçük bir kasabada bulunan Tekke'nin görüntüsüne hayran kaldım. Daha sonra Neretva'ya bağlanan Buna nehri üzerindeki bu tekke 16. yüzyılda yapılmış. Dervish House dediğin böyle olur.




14 Ekim 2008 Salı

Ülkeden ayrılma nedenleri #4



Aralık 2007'de emniyet müdürü "Polis kimseyi dövmez" demişti. Google bile inanmamıştı buna yukarıda görüldüğü gibi (uykusuz dergi dikkat çekmişti yukarıdaki olaya).

Ekim 2007'de Ferhat Gerçek "Yürüyüş" isimli dergiyi satarken polis ateşi sonucu felç kalmıştı. Ferhat 17 yaşındaydı geçen sene.

Ferhat ile ilgili açıklama yapıp yine aynı dergiyi dağıtmak için yürüyüşe geçen Temel Haklar Federasyonu üyeleri 28 Eylül günü göz altına alındı. Ben çok uzatmayayım olayın gün be gün detayları şurada. Sonucunda gözaltına alınanlardan 29 yaşındaki Engin Ceber'in 10 Ekim'de gözlatında öldüğü açıklandı.

Bu da daha bugunkü haber.

"Kartal'da büyük bardakla çay gelmesine kızan sivil polis kafe sahibiyle tartıştı. Ardından çağırdığı dört arkadaşıyla da kafe sahibini mutfak bölümüne sokarak komalık etti.."



Tavan yapıyor, yolcudur abbas bağlasan durmaz durumları. Dur bakalım.