11 Haziran 2008 Çarşamba

Celtics - Lakers #1

İlk maçta Pierce'ın tekerlekli sandalyeyle çıkıp 2 dakika sonra geri gelmesi bana fazla inandırıcı gelmedi. Bu hareket, en fazla Jordan'ın 1997'de 40 derece ateşle çıkıp 38 sayı attığı Utah finalinin 5. maçı ya da ayak bileği davul gibi şişken çıkıp oynaması gibi efsanelerin yandan yemişi gibi olabilir ileride. Neyse ilk maçı Celtics kazandı kilit faktör ribauntlardaki üstünlükleri gibiydi.


İkinci maçın tamamını izleyerek konuşuyorum, maçın o kadar kopmasında sanki hakemlerin düdüklerde Celtics'i kayırmasının payı vardı. Kendisine yapılan 2 bariz faulün verilmemesi sorun değildi ama Kobe oyuna küstü bir noktadan sonra. Buna rağmen 9 dakika kala 24 sayı geride olan takım, 40 saniye kala 2'ye düşürdü farkı. 3 çeyrekte 61 atmışlardı son çeyrekte 41 attılar ama yetmedi.

Burdaki kilit faktörde Pierce'ın sürekli sorumluluk alması ve özellikle Rondo'nun Powe'a hayatında yapmadığı kadar basket yapması için tanıdığı fırsatlardı. Lakers bu maçta ribauntlarda dengeyi sağlamıştı ama bu seferde Celtics'in kullandığı 38 faul atışına karşı sadece 10 faul attılar. Tabi kolay sayıya izin verilmeyen bu seviyede rakiplerinin faul çizgisinden bulduğu sayıdan 17 eksik atınca son atak yeterli olmadı.
3. maç dün gece oynandı ve Lakers evindeki play-off galibiyet serisini 9'a çıkardı. Kobe 36, Pierce 14'te 2'yle 6 sayı attı desek yeterli olur mu bilmiyorum. Lakers % 44, Cektics %34 ile şut kullandı ve Lakers Boston'dan 12 fazla kez çizgiye gitti. Ama belki de en kritiği Sasha Vujacici 10 şut kullanıp 20 sayı attı. Faulleri iyi sokamamalarına rağmen birşeylerin göstergesi mutlaka bu. Ev sahibi takım daha agresif oynuyor, daha çok düdük alıyor ya da ev sahibi olduğu için daha çok düdük alıyor.
Şimdi durum 2-1. Önümüzdeki 2 maç Los Angeles'ta. Lakers'ın 3-2'yle dönmesi lazım yoksa işi zor. Sanki Stern Celtics şampiyonluğu istiyor. Toprağını yediğimin memleketi insana komplo teorileri kurdurtuyor artık otomatikman. Doc Rivers Ulusoy'cuymuş, Phil Jackson "benim kimseye eyvallahım, yok işime bakarım" diyormuş.
Seri LA'ye dönünce tribünlerde şenlendi Hugh Heffner'in katkısı büyük bunda. Bu adam da bu yaşta hala akşam maç gece maç, helal olsun. Beckham da iyice havalara girmiş, sanki satranç maçı izliyor. İngilizler çok anlıyor olsaydı London Towers averaj takımı olmazdı, goçum.

Hiç yorum yok: