24 Ekim 2008 Cuma

Ülkeden Ayrılma Nedenleri #6

Blogger da kapatılmış. Mail hesaplarımızı da alsınlar elimizden. Onlar da bıraksın ama silahlarını.
Taşlı sopalı girelim birbirimize rahatlayalım,stresimizi atalım.
Durmak Yok Yola Devam,
peehh

2 Telefon Görüşmesi

Federer ile Henry'nin arkadaşlığından bahsetmiştim. Farklı kulvarlardan ünlülerin birbirleriyle arkadaş olması hep değişiğime gitmiştir. Basketbolcuyla-oyuncu, müzisyenle-politikacı...

Henry ile Federer aşağıdaki hayali telefon görüşmesini yapabilirler ya da benzerini yapıyorlardır diye düşündüm. Değişik bir olay işte net bir şekilde.

Roger: Alo Thierry,merhaba nasılsın?

Thierry: Ooo, iyiyim Roger sağol, nerelerdesin yaa?

R: Napalım abi iş güç dolanıyoruz işte, Geçen hafta Amerika'daydım, birkaç turnuva vardı, şimdi Basel'deyim turnuva var, bu aralar Avrupa'da sayılırım arada bir Dubai var sadece.

T: İyiymiş abi görüşelim bir ara, çok özledim valla.

R: Görüşelim tabi abi, ben de onun için aradım zaten sen nasılsın?

T: İyidir ya sakatlık geçti sayılır da hala eski formuma kavuşamadım, kavuşsam da oynatmıyor zaten Frank. Laf aramızda fazla da oynayasım yok, takılıyorum işte, Barcelona çok güzel şehir, biliyorsun. Aaa olum biz bu haftasonu Basel'e geliyoruz CL maçı var, e sen de ordaymışsın? Ama kamp durumları ya, zaten salıdan geliyoruz, çarşamba gecesi döneriz kesin. Ama maça geliyorsun değil mi? Bir suratnı göreyim yaa.

R: Ben de konuyu açmadım bilerek kampta zor duruma düşme şimdi diye. Maça gelecem tabiki, gelirim yanına bir ara, soyunma odasının oralarda görürüm bir seni.

T: İyi gel tabi de ne zaman şöyle adamakıllı görüşeceğiz olum biz?

R: Emekli olunca heralde.

T: Vallaha ya hiç sorma, pazartesi günü takımın izin günü. Turnuvan bitmezse Basel'e gelirim yine, biterse bir Paris yapalım, Miroslava'yı da alırsın, ben gece geri dönerim ordan.

R: Süper olur abi, yarı-finalde elenirsem Paristeyiz, elenim mi?

T: Elen tabi olum yeter kazandığın.

R: Başka yer olsa olurdu da, burada ayıp olur be abi.

T: Neyse tamam konuşuruz o zaman.

R: Tamam abi hadi sen de kendine iyi bak.

T: Tamam, byby.



Bu da bizim hayatımızın normal telefon konuşması işte. Normal olan biziz gibi, he mi?
Someone of God'uz işte, Allah'ın Kamil'iyiz.

E: Napacan la haftasonu?

E: Napacam olum oturacam boş boş.

E: Hah, iyi. Geliyom ben bu akşam o zaman.

E: İyi gel, ne zaman gelecen?

E: Birazdan çıkacam. 2,5 saate gelirim. Yavaş yavas, benzin çok gitmesin.

E: İyi, gelirken bira al.

E: E, heralde olum.

E: Afferim

E: De haydi


........
Sansür geldi, postlara devam ama foto koymayı bilmiyorum, bilsem de bu post'a ne fotosu koyacam onu bilmiyorum.

Galatasaray 1 - 0 Olympiakos







Harry Kewell'a helal olsun, bu adam yatmaya gelmemiş, biz böyle düşünmek durumundayız ama napalım? Yatmaya gelmemişse iyi. Baros da öyle, Brroo ve tebrikler. Lincoln'de geçen seneye kıyasla nur nimet ama no look pass olayını abartmasın bir zahmet. Bi de kusurabakmasın güzel de yapamıyor. Sola pası atıyor ondan sonra sağa çeviriyor kafayı.

Galatasaray sonuçta kritik bir galibiyet aldı, hem de farkı kaçırarak. Skibbe'nin takımı daha iyi tanımaya başladığını taktik anlamda becerikli hale geldiğini düşünmüyorum. Bu takım bu istekle bu seviyelerde(gruptan çıkar anlamında) kendisini ve hocasını kurtarır. Sonra biraz heyecan gelsin elemeler başlasın.

Ayrıca Hertha ve Benfica'nın berabere kalması da ayrı bir güzel oldu gibi.

23 Ekim 2008 Perşembe

Sergio Busquets - Carles Busquets

Dünkü Barcelonalı genç Sergio Busquets'in ismi tanıdık geldi. 1994'te Galatasaray Barcelona'yı yenerken Arif uyduruk bir vuruşla gol atmıştı ya, işte o kaleci Carles Busquets. Sergio'da onun oğluymuş. Jordi Cryuff vardı ona noldu?

Galatasaray - Olympiakos

Başkan Socratis Kokkalis parayı basketbola harcamayı tercih etti özellikle bu sezon. E tabi Yunan basketboluyle futbolu bir değil. Childress'i getirdiler(ilk maçta 8/9 2sayılıkla 19 sayı, temiz), Lebron James dediler ilerisi için, son olarak Kobe diyorlar 2010 için. Olmayacak iş değil.

Olympiakos da yıldız oyuncunun yaşı biraz geçince kolundan tutup getiren klüptür. Biz bize benzeriz diyoruz ya, işte o hesap. Rivaldo, Kovaçeviç, Karembeu, Giovanni var benim hatırladıklarım. Ama yine sağlam takımları var sanırsam.

Bakalım nolacak? Ne tahmin ne beklenti var bende. Ama maç Yunanistan'da olsaydı şöyle Gate7 görseydik.

David Beckham Milan'a

David Beckham aşağıdaki tabloda tepeye çıkmak için eliden geleni yapıyor. Gözden ırak ve aslında idmansız kalmamak için Milan ile kısa süreli kiralık sözleşme imzalaycakmış.

Aşağıda'da Beckham'ın ilk kez milli olduğu maçtaki fotoğrafı.

Bu da o günkü kadro.

Ayaktakiler: Ince, Beckham, Andy Hinchcliffe, Southgate, Seaman, Gary Pallister
Çömenler: Gascoigne, Pearce, Shearer, Gary Neville, Nick Barmby

Hoca Glenn Hoddle, Barmby, Gascoigne ve Shearer atmış 3-0 kazanmışlar.

3 ay öncesindeki Euro96'ya yetişseymiş +5 maçı olurmuş. Bobby Moore'u geçerde Shilton biraz zor gibi sanki. Ama yine de hırsını takdir etmek lazım.

FC Basel 0 - 5 FC Barcelona: Gecesi zehir oldu adamın



Roger Federer St. Jakob Park'ta maçı izleyebilir dedik, izlediğini gördük yanında Miroslava, boynunda atkı. Sonra fotoğrafını bulalım dedik google'dan yukarıdaki gibi basitçe aratınca karşımıza ilk çıkan bahsi geçen post, ikinci çıkan geçen haftasonu Middlesborough Chelsea maçındaki 0-5'lik sonuca ilişkin yazdığımız post oldu. Tesadüfün böylesi.



Dün Aceto yazmıştı CL'de bile takımlar arasındaki güç dengesi çok açıldı diye. Gerçekten de öyle, CM 3'ün süper kalecisiydi Franco Costanzo, transfer ederdin 15 sene kaleci sorunun olmazdı. Yazık değil mi bu adama? 5'ten sonra panikten iyice saçmaladı ama neyse 5'te bıraktı Barcelona.



Yukarıdaki fotoda güzel olmuş, vicdansız Hleb kanada yönlendirim oradan bir tane daha çakalım der gibiyken suratı şekilden şekile girmiş.



0-5 iken Krkiç karşı karşıya, son adamı dalga geçer gibi çalımladıktan sonra, bir de ayağını topun altına sokup atmaya çalıştı. Bir de utanmadan yaptığı vuruşun sonucunu beklerken köşeye doğru koşup sevinmeye yeltenir gibiydi. (Gerçi sonra "direkten dönecek tamamlamaya gidiyim" koşusu gibime geldi, öyleyse helal olsun) Neyse diyeceğim Basel'in hocası olacam bu ciddiyetsizlik ve terbiyesizliğinden dolayı sahaya girerim Krkiç'in suratına tokadı yapıştırırım. Ayıp yani. Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun.

Maçı izlerken asıl verdiğimiz karar ise şu: Dakika 48 ve 0-5 mi oldu? Hakem Basel'in hocasına gidecek, istersen bitireyim diye soracak? Averajdı falan demeyin, averajı mı kalmış allasen,biraz da saygı, insanlığa hizmet,mağdurun mağduriyetini hafifletme lütfen. Kararı hoca verecek ve tabiki bitir diyecek.


22 Ekim 2008 Çarşamba

Federer - St. Jakob Park - Henry


Roger Federer Basel'deki Davidoff Indoors turbuvasında dün 3 sette geçti Bobby Reynolds'u. Açıkçası çok da güzel maç değildi.

Federer'in bugün maçı yok ve bugün akşamı geçirmek için çok güzel bir planı vardır sanırsam. Federer'in takımı Basel'e Barcelona geliyor. Federer'in epey bir futbol manyağı ve Henry ile de yakın arkadaş olduğunu biliyoruz.


St. Jakob Park çok sevdiğim bir stat nedense. Kutu gibi her tarafı kapalı stat seviyoruz işte. Neyse, maçı CNNTürk canlı veriyor, maç öncesi görüntülerde formalı atkılı çığırtkan Federer görme şansımız var sanki. Henry de bu aralar kenarda oturuyor zaten hatunlarla, kadro da olmayıp Basel'e gelsin, tribüne çıksın, bu seferlik Roger ve Miroslava ile beraber izlesinler.

Federer ve Nadal bu akşam aynı temenni de olacaklardır. Anti-Barcelona. Real dün kaybetti, Nadal bugün biraz Basel biraz Liverpool'ludur, Federer'in de alttaki fotoğrafı da var.

Heh tabi tabi ülke puanını unuttum, Barcelona'yı ve Atletico'yu destekleyecektir Nadal. Öyle şey olur mu? Ülke puanı ne saçma sevmiyor bunlar birbirini işte, bir de İspanya'nın puanı baya yüksektir sanki, Atletico'dan gelecek 3-5 puanın hesabını yapmıyorlardır heralde.

Torres, Reina, Atletico Madrid - Liverpool


Marsilya maçındaki olaylardan dolayı Vicente Calderon'a 2 maç ceza gelmişti. Torres İlah olduğu ilk yere gidemeyecek demiştik. Sonra ceza ertelendi. Torres sakatlandı. Atletico özel olarak davet etmiş Calderon'a gel maçı izle burada, misafirimiz ol demiş. Torres yok sağolun sakatım fizyoterapi görüyorum, gelirsem 2 günü boşa geçirmiş olurum, bu da olmaz demiş, Liverpool'da kalmış.


Maç Jose Manuel Reina için de biraz farklı. Babası Manuel Reina yıllarca Atletico kalesini korumuş. Aşağıdaki meşhur Cryuff golündeki diğer adam. Aceto bahsetmişti o golden. Forma Numarası mı yok bana mı öyle geliyor? Hatta forma gibi değil o üstündeki. Üşümüş formanın üstüne kalenin arkasındaki fermuarlı sweat shirt'ü çekmiş. Kışın halısahada 10'ar dakikalığına kaleye geçen adamlardan olmuş gibi.

Van Persie Yedek, Arsenal Defansif

8 maçta 36 gol atldı dün gece. 4,5 gol ediyor maç başına. Sadece 2 maç 3 golün altında bitti.


Llorente 3 atmış. Villareal 6-3 yenmiş AaB'yi.

Fred ile Benzema 2'şer tane atmış. Lyon deplasmanda Steaua'yu 5-3 yenmiş.


Maç öncesinde spiker "van Persie yedekte, Arsenal defansif kadroyla başlıyor diyebiliriz" dedi. Zihniyetin bu olursa 5 tane sallarlar sana. Başka bir şey demiyorum. Defansif kadroymuş.
Fenerbahçe'nin sezon başında orta sahadaki boşluğu doldurmak için aldığı Emre Belözoğlu ortada yok. 3 sezon İngilterede kalmış, yıllık 3,5 milyon verip ülkeye döndürdüğün adamdan bakalım Arsenal ne kadar haberdar.
Bu kadar ciddi resmi bir sitesi olan takımın maç öncesi Fenerbahçe'nin durumuna bir göz atalım(preview) haberinde Hürriyet gazetesinde Emre Akın diye birine sormuşlar. Sadly Missed bölümünde sakatlıklardan bahsederken "They lost Emre Gökhan" diye bir cümle var. Kim bu Emre Gökhan diye çeviriyi sormamışlar,takip etmemişler. Büyük ihtimalle Emre Belözoğlu ve Gökhan Gönül'ü tek bir kişi yapmışlar. Ya da ben anlamadım hiç birşey. Anlayan varsa beri gelsin. Ayrıca Gökhan da dün oynadı.

Sadece Guiza oynadı. Taraftar da hakettiği alkışı verdi ona. Carlos yatmaya devam ediyor. Kademeye girer gibi bile yapmıyor artık. Semih, Alex olmaya çalışıyor gibi ama olabilecek olsa bile olmalı mı? CL takımlarının hiçbirinde Selçuk-Maldonado kadar zayıf DMC ikilisi olan yoktur. Her takımı izlemeden konuşuyorum ve atıp tutuyorum ama öyledir yani. Sakat yedekleri de Josico ve Emre. Zaten kötü takım olan Fenerbahçe Arsenal'e dayanamazdı, dayanamadı da.

Arsenal'in yaş ortalaması 21-22 civarındaydı. Golleri atanların yaş ortalaması 20. Senin yedek kulübende 33lük Josico, genç Ali Bilgin(27 yaşında),21 yaşındaki Gürhan ve İlhan, 23 yaşındaki Burak var. Kazım nerde bilmiyorum.


Yukarıdaki fotoğrafı da çok güzel diye koydum, yoksa ne Rooney hayranıyım ne de Celtic'in yenilmesine dayanırım.
....
Yalnız Rooney'i sevmem de demiyorum çok iyi oyuncudur bence, ayrıca feci formda. Telegraph son 7 maçta 9 golü var demiş ama o kadar değil gibi sanki. Benim baktığım kadarıyla son 5 maçın herbirinde 1 gol atıyor bu adam.

21 Ekim 2008 Salı

Tomom Bobo Yooo


19 Ekim 2008 Pazar

Ülkeden ayrılma nedenleri #5


Hacettepe-Denizli maçında Hacettepe forveti İbrahim Şahin'in takım arkadaşı Fildişi Sahilli Bernard Zoko'ya bir hareketi var, kaleye çektiği bir şuttan sonra "niye pas vermiyorsun?"u ifade etme şekili iğrenç. Hiçbir takım arkadaşına yapılacak hareket değil o ama ayrıca kimse kusurabakmasın ama o yeni transfer siyahi olmasaydı takımın yıldızı!! İbrahim o hareketi yapmazdı gibime geliyor. Hiçbirşeyle kanıtlanacak birşey değil bu söylediğim, sadece üzüntü içindeyim. Ayrıca Zoko'ya da helal olsun, hiç muhatab olmadan terkediyor mekanı, senin seviyene inmem diyor bana göre, yoksa parçalamaz mı onu oracıkta?



Hacettepe teknik direktörü Osman Özdemir'in maç sonu açıklaması:
"İbrahim Şahin'i ilk yarıda arkadaşlarına olan davranışları nedeniyle oyundan aldım ve onu alarak maçı da kazandığımı düşünüyorum."
Helal olsun hocaya. En azından değinmiş bu terbiyesizliğe. Valla galibiyette payı var mıdır bilmem ama ben olsam bu adamı bir daha kadroya almam istersen 0 puan alıp küme düşeyim.